Trabzon Sümela Manastırı

Sümela Manastırı yazıma başlamadan not:Hamilelere,bebekli ve puset arabalı çocuk sahibi ailelere,yaşlılara,kalp&tansiyon&şeker hastalarına Sümela Manastırı'na gitmelerini tavsiye etmiyorum.Gidemezler demiyorum yanlış anlamayın sadece tavsiye emiyorum diyorum.Neden böyle dediğimi okuyunca daha iyi anlayacaksınız.E hadi buyurun o zaman size keyifli okumalar..

Aslında geçen sene Ordu'ya yaptığımız ziyarette Trabzon'a gitmek gibi bir düşünce yoktu aklımızda.Sümela Manastırı'nı ve Uzungöl'ü çok merak ediyorduk.İnternette sadece fotoğraflarına bakabildiğimiz bu güzellikleri yerinde görmeyi çok istiyorduk.Ama hem buraları daha önce gezmiş olan ablamın görüşü hem de internette okuduğumuz yorumlar ikisini aynı güne sığdıramayacağımız yönündeydi.Perşembe'de bulunduğumuz günlerden birinde ''buraya kadar gelmişken gidelim,daha sonra belki fırsat bulamayız'' diyerek aniden karar vermiştik.''Madem gidiyoruz bari hem Sümela Manastırı'na hem de Uzungöl'e gidelim ama ikisine aynı gün gidebilir miyiz acaba'' derken 2015 senesi eylül ayının 4.günü günlerden cuma,sabah güneşin doğuşuyla 07:00 gibi çıktık yola.Uzungöl yazım bir sonraki paylaşımımda olacak,bugün Sümela Manastırı yazım var blogda.

Önce bu yolculuğumuz sırasında Ordu il sınırından çıkıp Sümela Manastırı'na kadar izlediğimiz güzergahları tek tek yazacağım,gideceklere,gitmek isteyenlere kolay bir ulaşım olacaktır eminim:

Perşembe'den güneşin doğuşuyla yola çıkışımız,2015 senesi mayıs ayında açılışı yapılan Ordu-Giresun havalimanını..
Giresun ili,200 metre uzunluğundaki Keşap Tüneli..
980 metre uzunluğundaki Uluburun Tüneli,Giresun'un Tirebolu ilçesi..
Trabzon il sınırları içindeki Tonya ilçesi,Trabzon havalimanı..
2015 senesinde 306.00 nüfusu olan Trabzon ili,il şehir merkezi..
Trabzon şehir merkezinden Maçka,Gümüşhane,Erzurum ayrımı..Zaten bu ayrımda Sümela Manastırı'nı gösteren bir tabela var..

Maçka'ya doğru giderken Karadeniz'in yeşil doğası eşlik ediyor bize.Yol boyu bu güzelliklere hayran hayran bakınıp duruyoruz.Ne de olsa şehirde beton yığınları arasına sıkışıp kalmış insanlarız,yeşili görmek huzur veriyor o yüzden.

340 metrelik Maçka Tüneli'ni de geçince Sümela Manastırı'na giden yol ayrımını gösteren tabelalar çıkıyor karşımıza..
Sümela Manastırı ayrımı,Karadeniz Teknik Üniversitesi Maçka Meslek Yüksekokulu..
Sümela Manastırı diğer bilinen adıyla Meryemana'ya ulaşmak için bir 15 kilometre daha yolumuz var ve o yolu yine yeşilin her tonunu barındıran,yol kenarlarından derelerin geçtiği muhteşem Karadeniz manzarasıyla gidiyoruz.
Ve nihayet Sümela Manastırı'nın içinde yer aldığı Altındere Vadisi Milli Parkı girişine ulaşıyoruz.Ordu ili Perşembe ilçe merkezinden çıktığımız andan milli park girişine kadar toplam 232 km yol gelmişiz.Bu da bir ek bilgi olsun.1987 yılında milli park ilan edilen vadi 4.468 hektarlık bir alanı kaplıyor.Manastır ise vadinin batı yamacına kuruluymuş,yani biraz daha yolumuz var.
Milli parka giriş ücretli.Fotoğrafta 2015 senesi Altındere Vadisi Milli Parklar içinde yer alan Sümela Manastırı araç giriş ücret tarifesini görebilirsiniz.2016 senesi için de aşağı yukarı bir fikir olabilir belki.Biz 9 TL giriş ücreti ödedik.
Milli park girişinden bir süre sonra geldiğimiz alanda park etmiş araçları görünce''herhalde geldik''diye düşünüp indik arabadan.Ama burası genel bir dinlenme,mola verme,ihtiyaç giderme alanıymış.Manastıra daha gidecek yolumuz olduğundan tekrar bindik arabaya.
Bu dinlenme,mola alanını geçince Cami Boğazı Yaylası,Çakırgöl Turizm Merkezi tabelasını takip ettik.Buraya kadar geldiğimiz asfalt yol yerini virajlı,dönemeçli,bazen tek araç geçişi olan orman yoluna bıraktı.
1 kilometre daha gittikten sonra araç yolunun sonuna geldiğimizi,buradan sonra araç girişine izin verilmediğini,manastıra kadar yürüme yolu olduğunu öğreniyoruz.Burada bir dolmuş durağı gördük demek ki belirli noktalardan buraya toplu taşıma da var ama çok detay bilmiyorum o konuda.Biz Derin için yanımızda puset getirmiştik.Ama size göre sağ fotoğrafta elinde şemsiye olan görevli puseti arabaya bırakmamızı tavsiye edip,patika yolun puset için uygun olmadığını söyledi.Vardır bir bildiği diyerek öyle yapıyoruz biz de.Bir de unutmadan yazayım hemen burası güneşi direkt alan bir yer,bazı alanlarda ağaçların gölgesi olsa da çoğu yer açıklık,o yüzden kendiniz yada çocuğunuz için yanınızda bir şapka bulundurmanızda yarar var.Ben bu konuda hazırlıklı geldiğimden Egemen ve Derin'i güneşten bir nebze de olsa korumuş oldum.
Yürüme yolun ilk başında kuyumcu ve çeşitli hediyelik ürünlerin satıldığı orman tabanına destekli kulübeler bulunuyor.
Bu kulübeleri de geçip manastıra doğru yürümeye devam ediyoruz.Sümela Manastırı;Trabzon ili,Maçka ilçesi,Altındere vadisinin batı yamaçlarında Karadağ üzerinde 1.300 metrede M.S. 4.yüzyılda kurulan,eski Rum Ortodoks manastır ve kilise kompleksi olup,tam adı Panagia Sumela veya Theotokos Sumela'dır.Sümela isminin,kurulduğu koyu renkli Karadağlar’dan geldiği veya buradaki Meryemana ikonası tasvirinin siyah renginden dolayı olduğu söylenmekte.Manastırın kurulduğu dağ o tarihte Melas(Kara) ismini taşıyormuş.Yunanca’da Stou Mela(Mela’da bulunan veya Mela’da yer alan) anlamını taşımaktaymış.Bölgede Karadeniz'e özgü Rumca lehçesinde Stou Mela ismi,Sou-Mela olarak söylenmekteymiş.Bu isim de Sümela olarak okunduğundan günümüzde de halen Sümela olarak kullanılmaktaymış.Manastıra Giden yaya yolunu gösteren tabelaya göre 300 metrelik bir patika yolumuz var önümüzde.
Araba yolunun sonundaki görevlinin ''puset almasanız daha iyi olur'' tavsiyesinin nedenini patika yola girince anlamış olduk çünkü ormanda ağaçların altından geçerek ilerlediğimiz bu patika yol;kimi zaman Arnavut kaldırımı taşlar,kimi zaman kırık taş basamaklar,kimi zaman inişli çıkışlı merdivenler,kimi zaman da ağaçların dışarı taşıp yolları kapladığı kökleri şeklinde devam ediyor.
Derin yolu babasının kucağında geçti ama geçen sene 5,5 yaşında olan Egemen bir hayli zorlandı.Manastıra gitmek için en zorlayıcı kısım bu patika yol oldu sanırım bizim için.300 metrelik patika yol bitmek bilmedi bir türlü.''Hamilelere,bebekli ve puset arabalı çocuk sahibi ailelere,yaşlılara,kalp&tansiyon&şeker hastalarına Sümela Manastırı'na gitmelerini tavsiye etmiyorum''dememin nedenini sanırım daha iyi anlamışsınızdır.
Ama sonunda uzaktan manastırın ilk yapısını görünce bir ''ohhh'' çektik.
Sümela Manastırı'nın yapılışı ile ilgili bilinen rivayet;Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında Barnabas ve Sophronios adlı iki rahibin rüyalarında Hz. İsa ve Hz. Meryem’i Sümela'da görmeleri üzerine Atina'dan birbirlerinden habersiz Trabzon'a geldikleri,burada karşılaşıp rüyalarını birbirlerine anlattıkları ve M.S. 375–395 yılları arasında (Müzeler sayfasında 375–395 tarihleri arası,Vikipedi ansiklopedide 365-395 tarihleri arası diye yazılmış)beraber manastırın temelini atıp zaman içinde yaptıkları şeklinde.Manastırın tarihte çok önemli bir yer tutmasının ve Hristiyanlar için kutsal sayılmasının nedeni de,Hz. İsa'nın havarilerinden Aziz Lukas’ın çizdiği Hz. Meryem'e ait bir ikonanın (ikona:kutsal sayılan kişi ve olayların;duvar,mozaik veya ahşap üzerine yapılmış temsili resimleri)burada muhafaza edilmiş olmasıdır (İkonaya Hristiyanlar tarafından "Panagia Soumela" ikonası adı verilmiş).
Meryem Ana ve Oğlu İsa'yı tasvir eden Panagia Soumela İkonası
Aziz Luka bu ikonayı gittiği her yere beraberinde götürmüş.Aziz Luka'nın M.S. 84 yılında öldürülmesi üzerine,öğrencisi Ananias ikonayı alıp Atina'ya götürmüş,Thebes'de bir kilise inşa edilip ikona oraya konulmuş.Atina'lı Barnabas(Basil) isimli rahibin yaptığı bir ayin sırasında Meryem Ana ona bir anda görünmüş,yeğeni Sophronios(Sotirichos) ile Panagia Soumela İkonası'nın bulunduğu Thebes'deki kilisenin manastırına gitmelerini istemiş.Kiliseye girdiklerinde ikonayı bulup dua etmeye başlamışlar.O sırada kilisenin içi,ilahi söyleyen meleklerle dolmuş ve ikona bulunduğu yerden iki melek tarafından kaldırılarak,açık olan bir pencereden ilahiler eşliğinde çıkartılıp Karadeniz'in Kuzey doğusunda bulunan Trapezunta'nın (Şimdiki Trabzon) yaklaşık 45 Km güneyinde yer alan Mela Dağı'na gelmiş.Bu olup bitenlerden sonra Barnabas ve Sophronios kilisede dua ettikleri sırada Meryem Ana onlara yine görünmüş ve onlardan Mela Dağı'na gitmelerini istemiş.Panagia Soumela İkonası'nı burada bulan keşişler kendileri için küçük hücre odaları inşa edip,ikonanın bulunduğu mağarayı şapele (küçük kiliseye) çevirmişler.Manastır yapılan çalışmalarla daha sonra büyütülmüş ve Yunanca Theotokos'a yani "Mesih'in" annesi Meryem Ana'ya adanmış.Bundan dolayı oraya bugün Sümela Manastırı'nın yanı sıra Meryem Ana Manastırı da denilmektedir.
Manastırın tamamlanmasından sonraki yaklaşık 1000 yıllık süreçte manastırla ilgili herhangi bir bilgi,kaynak yok ne yazık ki.Bizans döneminde manastır,aynı zamanda özel bir eğitim yeri olarak ta kullanılmış.Kısa zamanda keşişlerin Mela Dağındaki hayatları,ikonanın ünü hızla yayılmış ve manastırı dünyanın her yerinden Hristiyan ziyaret etmeye başlamış.Manastır,14. yüzyılda Türkmen akınlarına maruz kalan kentin savunmasında ileri karakol görevi üstlenmiş.1461'de Osmanlı fethinden sonra Sümela Manastırı,Osmanlı padişahları tarafından da saygın ve kutsal bir yer olarak görülmüş,Yavuz Sultan Selim Trabzon'daki şehzadeliği sırasında buraya iki büyük şamdan hediye etmiş,Fatih Sultan Mehmed,II. Murat,I. Selim,II. Selim,III. Murad,İbrahim,IV. Mehmed,II. Süleyman ve III. Ahmed'in de manastırla ilgili birer fermanları bulunmaktaymış.

Sümela Manastırı'nın 18. yüzyılda birçok bölümü yenilenmiş,bazı duvarlar fresklerle süslenmiş,19.yüzyılda büyük binaların ilave edilmesiyle manastır en zengin ve parlak dönemini yaşamış.Manastır,1916’dan 1918’e kadar süren Rus işgali sırasında Rum milislerin karargahı olmuş,ülkedeki politik şartların değişmeye başlamasıyla manastırda bulunan rahipler Aziz Luka tarafından çizilen ikonayı,el yazması bir İncil'i ve bazı kıymetli eşyaları manastırdan uzakta olan Aziz Barnabas adına yaptırılan küçük kilisenin önüne gömmüşler ve 1923’de mübadele ile Yunanistan'a gitmişler.Dönemin Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venezelos ve Türkiye Başbakanı İsmet İnönü,1931'de Manastırın en son rahiplerinden biri olan Peder Amrosios'un kutsal eşyaları alması için Trabzon'a gelmesi konusunda anlaşmışlar.Peder,
Barnabas Kilisesi'nin önüne gidip kutsal eşyaları gömdükleri yerden çıkartarak onları Atina'ya getirmiş.Bu kutsal eşyalar Atina’daki Benaki Müzesi'ne konulmuş.

1952'de Karadenizli bir Rum doktorun teşvikiyle,Sümela İkona'sının yeniden bir manastıra konulması için Trabzon'daki Sümela Manastırına benzer bir manastır yaptırılmış.Veriya'da,Vermion dağında yaptırılan yeni manastıra Sümela Manastırı adı verilmiş ve Benaki müzesinde 20 yıl boyunca saklanan Sümela İkonası bu yeni manastıra yerleştirilmiş.Ülkemizde 2010 yılında T.C.Hükümeti'nin izniyle Hristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü ilk ayin düzenlenmiş,ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmiş.Ayinler her sene aynı gün tekrarlanmış ve sonuncusu 6.kez geçen sene yapılmış.

İşte Sümela Manastırı'nın hikayesi böyle.Okurken ve yazarken üzüldüm açıkçası.Kutsal bir değer daha uçup gitmiş elimizden.Sahip olduğumuz değerler bir bir alınmış elimizden,yabancı ülkelere götürülmüş hep.Umarım bu değerler ait olduğu yere,Sümela Manastırı'na tekrar getirtilebilir.

Şimdi tekrar döneyim manastır gezimize.Manastırın olduğu yere geçebilmek için önce bilet gişesine yöneldik.2015 senesi Sümela Manastırı giriş ücreti 15 TL., ziyaret saatleri de haftanın her günü 09:00-17:00 saatleri arası idi.Burada da birçok ören yerinde olduğu gibi müze kart geçiyor.Biletimizi turnikedeki görevlinin yardımıyla okutup içeri giriyoruz.
Manastırın içine girmek için son bir engel daha var karşımızda.Yanlış saymadıysam tam 60 basamaklı bu dik ve dar merdiveni de çıkmamız gerekiyordu,biz de çıktık.Merdivenler boyunca uzanan su kemeri ilk göze çarpan eser olarak çıkıyor önümüze.Yamaç boyu devam eden su kemeri manastırın su ihtiyacını karşılamak üzere yapılmış.

Sümela Manastırı;ana kaya kilisesi,birkaç şapel,mutfak,öğrenci odaları,misafirhane,kütüphane ile kutsal ayazmadan oluşan bir yapı ve bu yapılar manastır içinde oldukça geniş bir alana yayılarak yapılmış.Şunu da belirteyim hemen hemen ana kilisenin olduğu yere kadar merdiven inerek ilerliyoruz.
Manastıra girişte ilk olarak sağda ''Muhafız Odaları''bulunuyor.İçi taş örme olan odanın içinde sergilenen bir eser yok,geziyor ve fotoğraf çekiyoruz sadece.
Muhafız Odalarından çıkınca yine dik ve neredeyse iki kişinin yan yana geçemeyeceği kadar dar merdivenlerden iç avluya inip ''Kütüphane''olarak kullanılan bölüme geldik.
Burası da taş örme ve içinde sergilenen hiç bir eser yok.Çoğunluğu 17.-18. yüzyıllara ait çeşitli el yazması eserlerin bir kısmı Ankara Müzesi'nde,bir kısmı da İstanbul'da Ayasofya Müzesi'ndeymiş.
İç avluda bulunan odalardan bir diğeri ''Öğrenci Odaları''.
İç avludan birkaç fotoğraf..
Ayazma (Kutsal Su).Ayazmadaki su 100 metre yükseklikteki kayalıktan damlamaktaymış ve içilebilecek temizlikteymiş,buradaki suyun kutsal olduğuna ve hastaları iyileştirdiğine inanılıyormuş.O günleri bilmem ama günümüzde ayazmanın içi dilenen dileklere atılan bozuk paralarla dolu.


Sümela Manastırı'nın en önemli yapısı şüphesiz Ana Kaya Kilise.Zamanında sadece kilise olarak inşa edilmiş olan manastır daha sonraki uzun yıllar boyunca yeni yapılar inşa edilerek bugünkü şeklini almış.Kilise'ye doğru ilerlerken solda fırın olarak kullanılan yapıyı,çeşmeyi ve kilisenin hemen yanındaki ''Rahip Odasını''da geçiyor ve kiliseye ulaşıyoruz.
Ana Kaya Kilise'nin iki kapısı var.Kilise ve bitişiğindeki şapelin iç ve dış duvarlarında bir çok fresk bulunuyor (Fresk:Kireç suyunda eritilen madensel boyalarla taze sıva üstüne yapılan duvarlar resimleri).Bu fresklerde üç ayrı devirde yapılan üç tabaka varmış ve en alt tabakanın freskleri daha üstün nitelikteymiş.
Fresklerde İncil’den alınmış sahneler,Hz. İsa ve Meryem Ana’nın hayatı ile ilgili tasvirler konu edilmiş.Fresklerden çoğu günümüze kadar sağlam ulaşmayı başarmış fakat maalesef bir çoğu da harap,kırık,eksik,bozulmuş,parçalanmış,hasar görmüş ve insan eliyle zarar verilmiş durumda.Özellikle dış duvarlarda insan elinin ulaşabildiği mesafelerde ki fresklerde yerli yabancı bir çok turistin isimlerini,belirli sembolleri çivi benzeri sivri bir cisimle kazıdıkları açıkça görülebiliyor ne yazık ki.


Kilisenin içinde flaşlı fotoğraf çekmek yasak.Bu konuda bir görevli sürekli uyarıda bulunuyor.İç kısımda bazı alanlar bant şeritlerle çevrilmiş,bazılarının önünde de ahşap barikat var.Kilise içinde gün yüzüne çıkmayı bekleyen birkaç bölüm daha var,bunlardan biri de ziyarete kapalı olan 2 metre karelik çilehane..
Manastıra rehberli turlar düzenleniyor ve gezi boyunca rehber hem manastır hem de fresklerle ilgili bilgiler verip,fresklerde tasvir edilen resimlerin açıklamasını yapıyor.Biz rehbersiz geldiğimizden bu fresklere sadece bakmakla yetiniyoruz.
Kilisenin içinde ziyarete açık bir oda daha var,yine freskler süslüyor duvarları ama çoğu tahrip edilmiş..
Kiliseden çıkınca sırasıyla ziyarete kapalı olan Şapelin,üst kata çıkılıp çıkılmadığı hakkında bilgimin olmadığı Çan Kulesinin önünden geçip yemekhane olarak kullanılan ve ziyarete açık olan odaya geliyoruz.

Yemekhanenin iç bölümü..
Yemekhaneyi de gezdikten sonra yavaş yavaş manastır gezimizin sonuna geliyoruz.Şimdi de inerek geldiğimiz merdivenleri çıkarak manastırda ilerliyoruz.

Manastıra girmek için kullandığımız 60 basamaklı merdivenleri bu kez de inerek geçiyor ve bu merdivenlerin tam karşı istikametinde bulunan alana yöneliyoruz.Burada Müzenin Kahvesi adlı bir kafe,suyu içilebilir bir çeşme,hediyelik eşya satışı yapılan bir mağaza ve tuvalet var.
Çeşme,kafeye gelmeden önce sağ tarafta bir kaç basamaklı merdivenin başında bulunuyor.Tuvaletler de kafenin sol tarafındalar.
Müzenin Kahvesi'nin 2015 senesi menüsü ve fiyat listesi.
Hediyelik eşya mağazasında daha çok manastır ile alakalı ürünler,Hz.İsa ve Meryem Ana tasvirli biblolar,Hristiyanlık sembolü haç işaretli incik boncuk bileklik,kolye vs. ürünler var.Bana fiyatlar biraz yüksek geldi.Zaten Sümela Manastırı sembolü bir hatıra hediyelik alacaksanız taaaaa başlarda yazdığım araba yolunun sonunda kurulu ahşap kulübelere bakın.
Buraya yani Altındere Vadisi Milli Parklar bölgesine giriş yapıp arabayla manastır yolunda ilerlerken bazı arabaların belirli bir yerde durduğunu görüp anlam verememiştik ama dönüşte o bölgeden geçerken buranın manastırı karşıdan gören bir seyir alanı olduğunu fark ettik.Biz de arabamızı kenara çekip bu tarihi güzelliği ve vadiyi karşıdan seyre başladık.Sizin de aklınızda olsun atlamayın bu alanı bence.
Trabzon Sümela Manastırı ziyaret saatleri:
Nisan-Ekim 09:00 - 19:00
Kasım-Mart 08:00 - 15:45
Tatil Günü:Yok
(Nisan Ayı 08.00 / 17.00, Mayıs Ayı içerisinde 09.00 / 18.00, Eylül Ayında 09.00 / 18.00, Ekim Ayı 08.00 / 17.00 Valilik oluru ile belirlenmektedir.)

Trabzon Sümela Manastırı 2016 senesi giriş ücreti: 25 TL. Bir yıl boyunca Müzekart ile 2 kez,Müzekart+ ile ise sınırsız ziyaret edebilirsiniz.

Trabzon Sümela Manastırı
Adres     : Altındere Vadisi, Maçka / Trabzon

Telefon   : +90 (462) 326 07 48

Ben Perşembe'den Sümela Manastır'na giden yol haritasını da paylaşayım.Belki işe yarar.Google haritada 239 kilometre,3 saat 34 dakika gösterilmiş aradaki mesafe,biz 232 kilometre ve yaklaşık 4,5 saatte geldik bu mesafeyi.Ama çocuklarla dur,kalk,ihtiyaç,yeme molalarıyla..

Ülkemiz tarihi ve kültürel miraslar bakımından o kadar çok zenginliklere sahip bir memleket ki,Sümela Manastırı da o tarihi ve kültürel değerlerimizden,yapılış yeri ve şekli itibariyle insanda hayranlık uyandıracak muazzam güzelliğe sahip bir yapı.İçinde bulunduğu vadinin doğası,havası,sakinliği,sessizliği insana huzur veriyor.Manastıra geldiğimizde çocuklarla her ne kadar patika yürüyüş yolunda biraz zorlanmış olsak bile manastıra gelebilmiş ve görebilmiş olmamızın verdiği keyfin yanında lafı bile olmaz.Yazım biraz uzun oldu belki ama aklımda kalan ve hatırladığım hiçbir noktayı atlamamaya özen gösterdim.Umarım gidecekler ya da gitmek isteyenlere ön bilgi niteliğinde olmuştur.Ve yazımın sonunda önemli bir hatırlatma:Sümela Manastırı,Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak restorasyon çalışmaları nedeniyle,22 Eylül 2015 tarihinden itibaren bir yıl süreyle ziyarete kapatılmış durumda bulunuyor.İçinde bulunduğumuz 2016 senesinde Sümela Manastırı'na her hangi bir ziyaret planlamayı düşünüyorsanız manastırın ziyarete açık olup olmadığını muhakkak öğrenin.Belki yukarıda yazdığım iletişim numarası işinize yarayabilir.


Sümela Manastırı tarihsel bilgiler kaynaklar
www.muze.gov.tr/tr/muzeler/sumela-manastiri
tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCmela_Manast%C4%B1r%C4%B1
panagiasumela.org